Narsist Kişiler: Bu kişiler genel olarak sadece kendilerini önemserler ve empati yetenekleri yok denecek kadar azdır. Kendilerinin mükemmel olduğuna inanıp sizi küçük görürler. Sizi hiçbir zaman gerçekten dinlemezler ve siz bir sorununuzdan bahsederken kendi sorunlarını anlatmaya ve bunun daha önemli olduğuna sizi ikna etmeye çalışırlar. Eğer bu kişileri eleştirirseniz sizi buna pişman ederler ve suçu sizin üzerinize atarlar. Böyle birini tanıyor musunuz? Mesela patronunuz? Çok bilmiş veliler? Ya da sevgiliniz? Biraz düşününce haklılık payı olduğunu göreceksiniz.
Kontrolcü Kişiler: Algılama, düşünme, ön görü ve hissetme özelliklerinden birinden ya da birkaçından yoksun olan kişiler kontrolcü olarak adlandırılır. Bu kişiler, kendilerindeki eksikliği ilişki kurduğu insanlardan gidermeye çalışırlar ve bu durum ilişkilerde büyük problemlere yol açar. Örnek üzerinden gidecek olursak, hayali bir baba karakteri oluşturalım. Babamız, çocuklarının karakterini kendi kafasında yaratır. Onlar için her şeyin en iyisini bilir, çocuklarının aklını okur, tepkilerini bilir, onlar adına karar verir ve onları kıskanır. Çocuğuna ödevi için yardım ederken herhangi bir olumsuzluk karşısında “Bunu nasıl bilemezsin? Aptal mısın!” diye çocuğunu aşağılar; çünkü çocuğu ile empati kuracak seviyede gelişme göstermemiştir. Çocuğu, kendi kafasında kurduğu gibi harika ya da yeterli olduğu için olumsuz bir durumda öfke nöbeti geçirir. Öfkelenmesinin sebebini de çocuğunun “salaklığına” yıkar. Eşinin ya da çocuklarının kendi algısına sahip olduğundan emin olan baba hata kaldıramaz. Kendi çocukluğunda “Güçlü bir erkek olmak zorundasın! Sen ne biçim erkeksin? Erkek adam şöyledir, böyledir.” diye büyütülen babanın yoksun kaldığı duyguları vardır. Bu yüzden kendi çocuklarının da güçlü olmasını ister (kendi ebeveynlerinin ona uyguladığı yöntem ile); fakat aynı zamanda da onları kendi gücü ile (aslında korkusu ile) ezer.
Dramdan Beslenenler: Bu kişiler dedikodu üretmeye ve dinlemeye bayılırlar! Kim, kiminle, nerede, ne yapmış onları aşırı ilgilendirir ve bir dedikodu duydukları an onu paylaşmadan duramazlar. Etrafındaki insanları dedikodu yaparak zor durumlara sokarlar. Sizin birisi hakkında söylediğiniz en ufak bir şeyi bire bin katarak birçok kişiye anlatırlar.
Enerji Emiciler: Enerji emici insanlar hiç yoktan problem meydana getirip sizin bütün ilginizi ve vaktinizi çalmaya çalışırlar. Asla mutlu olmazlar ve sizin de mutlu olmanıza izin vermezler. Tam anlamıyla size zorbalık yaparlar ve psikolojik şiddet uygularlar!
Manipüle Ediciler: Bu kişiler, sizin sevgi ve güveninizi suistimal ederek (kullanarak) öz güveninize zarar verirler. Bunu yapıyorlar; çünkü istedikleri bir tek şey var: Sizi kendilerine bağımlı hale getirmek! Sizi uzun bir süre boyunca gözlemlerler (genellikle en yakınlarınız manipüle edici çıkar; çünkü sizi en iyi onlar tanır), size sonsuz sevgi ve ilgilerini vererek onlara açılmanızı sağlarlar. Sizin hakkınızda detaylı bilgi sahibi olduktan sonra ise yavaş yavaş sizi zedelemeye başlarlar. Karar verme yetinizi elinizden alırlar. Kendinizi bir süre sonra içine kapanmış, zayıf, karar alamayan, sosyallikten uzak, sürekli suçlu hisseden biri olarak bulacaksınızdır. Buna maruz kaldığınızı anlamak oldukça zordur. Fakat bu kişilerin genellikle kurduğu cümleler, bu durumu fark etmenize yardımcı olabilir: “Anlattım ya! Hatırlamıyor musun?”, “Ben öyle bir şey demedim ve de hayatta demem.”, “Çocuk gibisin, buna mı alındın?”, “Öfkeliyim; çünkü beni bu hale sen getirdin!”, “Seni bu halinle benden başkası çekmez.”, “Hayır, o öyle değil. Sen bilmiyorsun, yanlış hatırlıyorsun.”, “Sen şimdi eline yüzüne bulaştırırsın, ben gider hallederim.”, “Beni ne kadar üzdüğünün farkında bile değilsin ve ben senin hala yanındayım. Başkası olsa çoktan gitmişti.”
Psikolojik Danışman Özge Erden
Yorumlar
Yorum Gönder